19 Kasım 2012 Pazartesi

Süleyman Beyoğlu'nun Kaleminden Topal Osman

Düzenli bir eğitim almamış olan Osman Ağa, Milli Mücadele'ye ilk katılanlardandır. Atatürk'ün deyimiyle "hizmet ve vatanseverliği takdire değer" şahsiyet.

Pek çok Kuva-yı Milliye lideri hakkında olduğu gibi onun hakkında da olumlu veya olumsuz görüşler ileri sürülmüştür. Bu görüşlerin başında, Anadolu'nun muhtelif yerlerinde ortaya çıkan Kuva-yı Milliye liderlerinin kanunsuz uygulamalar yaptıkları ve şahsi menfaat sağladıkları iddiaları geliyor. Osman Ağa'nın faaliyetlerini değerlendirirken, öncelikle, Türkler üzerinde uygulandığı iddia edilen baskının, Kuva-yı Milliye birliklerinin Anadolu'nun diğer bölgelerinde uyguladıkları baskılardan önemli bir farklılık göstermediği bilinmelidir. Yine bilinmelidir ki, devlet otoritesinin zayıfladığı, hukukun hakim olmadığı, ekonomik ve sosyal dengesizliklerin bulunduğu zaman ve durumlarda, kanun dışı bazı oluşumların ortaya çıkması kaçınılmazdır.
Dönemin sivil direniş örgütlenmeleri bilhassa azınlıkların yoğun bulunduğu işgal edilmiş veya edilmesi muhtemel mahallelerde ortaya çıkmış, yani Kuva-yı Milliye çetelerinin oluşumunda azınlıkların ve düşman devletlerinin Müslümanlara karşı haksız uygulamaları büyük ölçüde etkili olmuştur. Birinci Dünya Harbi'ne kadar Osman Ağa'nın da, bölgesindeki Rum ve Ermenilerle dikkate değer bir sorunu olmamıştır. Ancak Osman Ağa'yı tarih sahnesine, büyük kırılmada, azınlıkların tavırları ve iç güvenliğin sağlanamaması gibi faktörler çıkarmıştır. Bu tarih sahnesine çıkış anında, Osman Ağa'nın üzerine gittiği Rumların çoğunluğu sıradan Osmanlı vatandaşı değil örgütlü Pontusçulardır. Anadolu'daki Rumluk faaliyetlerinin Yunanlıların İzmir'i işgalinden sonra hızlanmasıyla Osman Ağa hakkında bölge Rumlarının şikayetleri de giderek artmış, hatta uluslararası bir nitelik kazanmıştır. Gerçekten de, Osman Ağa bir zaman sonra Giresun ve çevresinde Pontusçu Rumların korkulu rüyası olmuştur. Ancak Stefanos Yerasimos bile "Giresun'da uygulanan baskının Topal Osman'ın kişiliğinden mi yoksa Giresun'un aynı zamanda Rumlar tarafından bir operasyon alanı seçilmiş olması nedeniyle bölgenin özelliklerinden mi kaynaklandığı" konusunda karar verememiştir. Osman Ağa'nın Giresun'daki otoriter uygulamaları, mahalli yetkililerce de her zaman hoş karşılanmamış ancak buna karşın etkili tedbirler alınamamıştır. Bölgedeki askeri makamların alabildikleri tedbir en fazla Osman Ağa'yı himaye altına almak olabilmiştir.



Hakkındaki tüm tartışma ve iddialara rağmen, Osman Ağa yaşamının sonuna dek faaliyetleri ve benimsediği siyasetlerle, Mustafa Kemal Paşa'nın yanında yer almıştır. Onun önderliğindeki Giresun alaylarının Koçgiri, Pontus İsyanı ve Sakarya Meydan Muharebesi'ndeki hizmetlerini inkar etmek mümkün değildir. Üstelik Milli Mücadele boyunca düşmanla çarpışan, onun kurduğu 42. ve 47. alayların donanım ve iaşeleri de tümüyle Giresunlularca sağlanmıştır. Fakat Osman Ağa yaşamıyla olduğu kadar ölümüyle de tartışılmıştır. Ve onun serüveninin sonu olan, Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey'in öldürülmesi olayı, günümüze kadar uzanan süreçte hala aydınlığa kavuşmamış olaylardan biri olarak tarihimizdeki önemini koruyacaktır. Çünkü yargılanmadan ölümüyle sonuçlanan bu olaydan sonra Osman Ağa ne yazık ki bazı gerçekleri de beraberinde götürmüştür. İşte bu nedenledir ki, onu bir katil olarak görmek veya göstermek yargısız infazdır. Tarihin karanlıklarına karışan, hükmü zor verilebileccek kimi olaylara karşın şunu biliyoruz ki, o, bütün yaptıklarının milletin yararına olduğuna inanıyordu ve bugün, belki geçmişte olduğundan çok daha fazla Giresun ve Giresunlularla özdeşleşti. Kim nasıl değerlendirirse değerlendirsin Osman Ağa, kendisini en iyi tanıyan Giresunlular için bugün de bir kahramandır. Peki, gerçek nedir?Ya da Osman Ağa gerçeğine nasıl ulaşabilirim?

Osman Ağa'yı anlamak için şu soruya cevap aranmalıdır:
Osman Ağa'nın faaliyetleri kimin lehinedir?

Kaynak: Süleyman Beyoğlu, Milli Mücadele Kahramanı Giresunlu Osman Ağa,s.18-19,İstanbul 2009



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder